Yaşamı şekillendirmek aslında teoriden yoksun bir pratik değildir. Bilinçaltı; aileden, sosyal çevreden, kurumsal yaşamdan bizim kendi algımızca içimize aldığımız ve yorumladığımız bir bütündür. Bu bütünü biz eylemlerimiz aracılığıyla pratiğe dökeriz.
Yoga ve yoga içinde yaşamı organize etmek aslında birbirinden pek de farklı değil. Yaşam içinde eylem yaparken iyi bir şekilde ve istediğim bir şekilde yaşayabilmek, bilinçaltı düzeyinde geliştirilmiş bir çerçeve içinde mümkün kılınır.
Yoga; bedenle, nefesle, iç görü ve konsantrasyon ile bu ortaya döktüğümüz eylemleri,neye bağlı olarak gerçeklştirdiğimizi, bilinçaltına gömdüklerimizi ortaya dökerek, kendimize seçimler yapma imkanını tanıyabileceğimiz bir alanı bize açar.
Kendimize açılan bu alan ile bizler ne yapabiliriz ? Ve bu alanı gerçekten açmak istermiyiz ? Açtığımızda neler olur?
Hem öğrendiklerimizden dolayı yanlış olarak tanımladığımız, ya da başkaları tarafından yanlış olarak, delilik olarak ya da kendini bilmezlik olarak tanınan alanlarımızı da ortaya dökmeye başlarız. Bu alanlar beğenilme yerine dışlanma, esneklik yerine katılaşma,özgürlük yerine bir hapis hayatı yaşamayı öngörüyormuş hissini verir bize. Çünkü öğrendiklerimizle yaşamı ya iyi ya da kötü olarak algılamayı öğrenmişizdir.
Bir şeyi gördüğümüz için onu anladığımızı sanırız, gördüklerimiz ve duyduklarımızdan ahlaki bir yargı çıkarmaya çalışırız. Şaşırır, sinirlenir, utanır, suçlar ya da suçlanırız.Kendimizin yaptıklarından memnun olmaz hale gelir ve onları hayatımızdan çıkarmaya ve o hallerimizden vazgeçip yaşamaya başlarız. Bilindik hallerde kalır ve o bilindik halleri sorgulamaz hale geliriz. Kendi istediklerimizin ayıp, yasak, olmayacak deli saçmalıkları olduğunu düşünerek. Ve sonunda artık bir çok şeyin bilincine ve farkına varmamaya başlarız.
O zaman yaş almak yerine yaşlanmaya, o zaman hastalıktan kaçmak için kendimizi zorlamaya, normlara uyan bir beden yaratmak için onu aşındırmaya devam ederiz. Kendimize kötü davranmaya başlarız istediğimiz hayatı yaşayamadığımız için.
Yoga ile bedenimizin farkına vardıkça,bedenimize bakmaya başladıkça eksik, kötü, diye yargılamadan, kendimizi bir kalıba sokmadan, nefeslerimizi rahatça alarak ve verebiliriz. Bedenin neler yaptığını fark eder hale geldikçe, korktuğunda, utandığında ya da kendini beğenmediğinde ne yaptığını merak eder hale geliriz. « Sen istediğin kadar düşün gece gündüz, bir kapıyı bile açman için kolunu kaldırman gerekmiyor mu? Ruhun, zihnin ve sen kabul etsen de etmesen de bedenin bir arada çalışmazsa yaşayamazsın biliyor musun? İşte bu yüzden beden de özündür. » Miray Şaşıoğlu’nun – Özün sözü kitabından.
Biz, yoga hocalarının işi, yoga öğrencilerine bedenlerinin dilini anlatarak onların bedenlerinin içinde neşeyi bulabildikleri ve rahat ettikleri bir alan haline getirmelerine yardım etmektir.
Namaste..!